Parkın bir köşesinde sessizce ağlıyordu, geçmişin paslı sayfaları anı olarak kalmıştı hafızasında, kalmıştı kalmasına ama hiç istemediği durumları tekrar tekrar yaşamakta istemiyordu artık.
Kurtulmak istiyordu, geçmişin tozlu sayfalarını elinden gelse silmekte istiyordu hatta ama ne çare geçmişe elini uzatamıyor ve silemiyordu tozlu sayfalardan o kötü durumları, kötü olayları.
Tek yapabildiği aklına geldikçe çekilip bir köşeye ağlamaktı, insan ağlayınca yükü hafifler dercesine bir yol bulmuştu kendince, derken yanına sesiyle her yeri inleten simitçi belirdi ve vardı yanına.
Simit alır mısın dedi adama, adam yüzünü bir mahcubiyetle siliyor ve adam simitçiye karşıda vakur durmaya çalışıyordu, ama anlamıştı simitçi adamın halini, paran yoksa önemli değil, al bir tane der gibi simidi uzattı ağlamaktan yüzü kaskatı kesilmiş bu adama.
Adam sessizce aldı simidi ve simitçi adama takma kafana hayat devam ediyor, herkesin işi yerinde değil ki, hayatı böyle kabul etmek lazım diyordu adama, sonra uzaklaşıverdi oracıktan.
Adam simitçinin vermiş olduğu simidini elinde iyice tutmuş ve simidin sıcaklığı içini ısıtıyordu adeta, içi öyle güzel oluyordu ki, rahatlıyordu, bir simit sanki can simidi olmuştu adama, içi yumuşamıştı adamın ve simitçinin söylediklerini de düşünüyordu bir yandan, neticede adam simitçiydi, o bile hayat dolu olmasını biliyorken, ben niye olamıyorum, neden geçmişe bir sünger çekemiyorum diyordu, kaldı ki kendim iyi kötü bir avukattım, diyordu kendi kendine, yüzünü sildi, kalktı banktan bir umutla bindi arabasına ve gitti…
0 Yorumlar
YORUM YAPARSAN SEVİNİRİM :)